28 Temmuz 2009 Salı

hımm ne güzel betimleme


(I)iyi bir betimleme gibisi yoktur. bitmek bilmez tanımlama isteğimizi taçlandıran edebi bir doruktur. (II)ama yazar için sıkıcı ve sınırlayıcıdır bir taraftan. (III)Hem katı hem değişken, hem göz önünde hem düşlerde, hem insana ya­bancı hem insanın düşüncesinde yaratılmakta olan betimleme, yaşamdan kaynaklananın düşünceden kaynaklananla buluştuğu sevişip karıştığı yenilendiği eylemdir.

metinde hangi cümle diğerleriyle çelişmektedir?

a) (I) b) (II) c(III)

kendi kendime eğleneyim dedim. her neyse (II) numaralı cümleye dönüp çelişkiyi açarsak yeni transfer olan futbolcunun imza töreni sırasında taraftar önünde top sektirip türlü cambazlıklar yapması gerektiği gibi yazarda okuru önünde betimlemelidir.

12 Temmuz 2009 Pazar

patlamaya sırtını dönüp yürüyen kahraman


Aristoteles'in ünlü yapıtı "Metafizik", "bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler" cümlesiyle başlar. Bir şeye yalnızca varoluş yükleyen yargı varlığın bilinciyle ''var oluyor''. karşılıklı iki ayna arasında sonsuza uzanan görüntü gibi dualiteden doğan bilme isteği ve anlamlandırma çabası bizi kendimizi tanımlamaya itiyor. böylesine sıkıcı bir giriş yaptıktan sonra şu uyuz pazar gününde neye anlam vereceğimi şaşırdığımı gizlemeyeceğim. patlamaya sırtını dönüp yürüyen film kahramanları gibi dönüp yürüsem rutinin dışına... rutinin içinde Res cogitans* ne kadar yorucu ve gereksiz geliyor bazen. farkındalığı verip karşılığında hayattan alınan şeydir rutin. bazen rahatlatır bizi ama çoğu zaman sıkıcıdır. rutini patlatanlara ve sırtını dönüp yürüyenlere saygı kuşağında bu hafta biz yer alabilsek keşke... *(Descartes felsefesinde geçen ve “düşünen şey”, “düşünen varlık” anlamına gelen Latince deyim)

8 Temmuz 2009 Çarşamba

şapkadan tavşan çıkacak mı?


hep bir ilginçlik bir cin fikir peşindeyiz mecburen. şapkadan tavşan çıkarmalısın(ki) ayırt edil, bu dahice olabilir, aptalca olabilir farketmez. ayırt ol ve o kapağın altında tüketil hızlıca şöyle bir ve yallah. bir gün herkes ünlü olacak diye buyurmuştu ya usta e oldu işte. bugün dinlediğimi yarın unuturum giydiğimi asla giymem öğlen yedim daha akşama başka ve daha ve daha. evini ikeadan özenle döşenen bir arkadaşım fight club adlı güzide filmi tekrar izleyince zihnine filmdeki tek kareler emboli atıverdi ve ikea sahnesi beni pek etkiledi dedi. filmde başka bir tek kareden (!) etkilenen çocukceğizde ağlıyordu anımsarsanız... aslında muhalifte değilim. evriliyor sonuçta bişeyler. azalan verim, marjinal fayda efenim bileşik kaplar teoremi derken dizi quantumu çıktı mesela. hoop 30 yıl öncedeyiz lost lost diye diye nicesine sarılırken bir bakmışız paralel evrende ışınlanıyor sawyer, hurley falan. heroes zaten evlere şenlik evvel zaman içinde kalbur saman içinde oldu aslında sonunda her şey. quantum ve inancı harmanladık mı oh ne güzel aroma. ama bu da olmalı değil mi? yazı alçak gönüllü bir tabirle(!) van gogh resmi gibi odaksız oldu. yazıyla : smiley face şekille :-)

7 Temmuz 2009 Salı

biraz ağır kaçınca


ilk iki yazım biraz ağır kaçmış. arkadaşlar öyle diyorlar. o zaman gündelik dilde haberleşelim bir süre. geçen cumadan beri şişme sinyalleri veren bademciklerim pazar sabahı altı sularında beni 39 derece ateşle uyandırdı ve boğazımı geçişlere kapattığını anlamam uzun sürmedi. tüm gün düşmeyen ateş en sonunda acil serviste vurulan penisilin iğnesiyle 1 derece indi. iki gündür evde sefil saatler geçirirken yutkunmanın bile ne kadar önemli bir farkedilmeden yapılan aksiyon olduğunu anladım. ne yapalım biz erkekler birazda nazlı oluyoruz galiba. şimdi biraz toparladım sayılır. her neyse madem gündelik dilde yazacağım biraz hıncallık yapayım. son dönemde wolverine, terminatör 4, transformers ve blindness olmak üzere 4 film izledim. blindness , samimiyetsiz sadece festival filmi olsun diye çekilmiş vasatın altında bir film. öykü tutarlı değil ve ruhsuz. wolverine'e gelince meraklısının yüzde yüz beğeneceği karakterin geçmişinin gün yüzüne çıktığı görsel efektleri gayet tatmin edici iyi kotarılmış bir fantastik aksiyon. terminatör 4'ün ilk yarısı gerçekten serinin ününe yakışır güzellikte müthiş bir kurguya ve akıcılığa sahip. salonda oturduğum koltuk efektlerin etkisyle sürekli sallandı desem abartmış olmam. fakat ikinci yarısında filmin düğümleri kötü bir tempoyla çabuk ve zekadan yoksun bir şekilde çözülürken bazı sahne hataları hiç yakışık almamış. futbol tabiriyle ilk yarı başka ikinci yarı başka bir terminatör izledim. transformers'ın ilk filmini bir arkadaşın ısrarıyla dvd 'den izledim. hoşça vakit geçirebileceğiniz çıtır çerez bir film. izlemekte izlememekte kayıp değil doğrusu.

3 Temmuz 2009 Cuma

yaşamın köklerinden taç yapraklarına


sabah olunca döndü ruhum kanatlanıp uçtuğu bilinmezlerden. bu sabah yine başardı yolu bulmayı . kravatını düzeltir gibi küçük gerinmelerle son şeklini verdiği bedenime dönerken ruhum kırpıştırarak açtım gözlerimi bir kez daha. uykuların kendine ait ayrı bir belleği olduğunu düşündüm rüyamda eski rüyalarımdan birini hatırlayınca...
nilüferler arasında sıçrayan bir kurbağa gibi ya da üzerinden kurbağanın sıçradığı nilüferler gibi rüyalar ve bellek birbirlerine sarılarak yükseliyorlar geceleri... atalarımızın rüyaları yansıyor ruhumuzun flu aynasında... süpürgesiyle tozunu alırken gece anıların kapalı gözlerimiz birbirine karışan düşleri izliyor heyecanla.
sabah olunca döndü ruhum kanatlanıp uçtuğu bilinmezlerden. kırpıştırarak açtım gözlerimi bir kez daha...

30 Haziran 2009 Salı

yaz için


onca labarbanın arasında yaz geldi insanların bitmeyen hava durumu tahminleri ve yorumlarının sıkıcılığı arasında güneş ısıtıcı açısına kavuşan demetlerini tenimize yollamaya başladı. akıp gittiği düşünülen zamanın sarkacı güneş herşeyi olgunlaştırıp büyütürken zihnimizde birer nörolojik gıdıklanma halini alan anların anıya dönüşümü ise " geride kalanlar " yanılsamasını güçlendiriyor. O kadar çok gürültü yapıyor ve "şeyleri "öylesine içselleştiriyoruz ki artık algımızın eleğinden geçmeyen kalmadı. kevgire dönen algılarımızı güneşin altına bir anlığına sessizce bırakalım ve izin verelim duyularımızın yaprakları usulca günebaksın...sakin ve sıcak bir yaz günü için...